ALMANYA’DA ATİAD ÜYELERİYLE BİR ARAYA GELDİ
Toplantıda İmamoğlu’na, Türkiye’nin ve dünyanın mülteci sorunu hakkındaki görüşleri soruldu. Sorunun kaynağında ve çözümsüzlüğünde Avrupa’nın ve hükümetin yanlış politikalarının yattığını vurgulayan İmamoğlu, ”Mülteci meselesinin Avrupa'dan şöyle izlediğinizi görüyorum. ‘Türkiye, bu konuda duvar olsun. Oradan geçmesin de ne olursa olsun.’ Bir; insani değil mülteciler adına. İki; Türkiye, böyle bir ülke değil. Hiçbir ülke böyle olamaz. Hiçbir ülkeyi böyle bir haksızlığa tabi tutamayız. Mülteci meselesi, evrensel bir sorundur, global bir sorundur. Kaynağı açlık olabilir, susuzluk olabilir, iklim krizi olabilir. Daha kötüsü, savaş olabilir. Böyle bir ortamda göç eden insanları, ‘Barışı nasıl oraya getirebiliriz’ ya da ‘Suyu nasıl oraya getirebiliriz’ ya da ‘Açlığı orada nasıl sona erdirebiliriz’ diye düşünmek zorunda olan ülkeler iken, ne yazık ki Türkiye'yi, ‘Şu kadar para verelim ve mültecileri orada tutun’ pazarlığı yapılan ülke haline getirdiniz. Ve bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hükümeti, kötü sınav vermiştir. Meseleye bu seviyede tutarak, mültecilerin gelişini alkışlamış ve alkışlattırmıştır. Bu olmaz. 2,5 milyona yakın mülteci var İstanbul'da. Bir anda. Yani 10 senelik faturadan bahsediyoruz. 10 senede 2,5 milyon ne demek biliyor musunuz? 16 milyon resmi nüfusun neredeyse yüzde 17-18’i demek. Böyle bir artış olamaz. Doğru değil. Mülteciye de haksızlık, İstanbulluya da haksızlık” yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Almanya’nın Düsseldorf kentinde, Avrupa Türk İş İnsanları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD) üyeleriyle bir araya geldi. Bir Türk girişimcinin restoranında gerçekleştirilen toplantıda, sırasıyla; ATİAD Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Sarıyar, Türkiye Cumhuriyeti Düsseldorf Başkonsolosu Ali İhsan İzbul ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
“BEYİN GÖÇÜNÜN ÜZÜCÜ VE GURUR VERİCİ TARAFLARI VAR”
Türkiye’den dünyanın farklı ülkelerine yaşanan beyin göçüyle ilgili görüşlerini paylaşan İmamoğlu, “Bu beyin göçünün bizi üzen tarafı var. Şöyle üzüyor aslında. Eğer hak ettiği değeri bulamadığı ya da hak ettiği bir biçimde kendini gösterecek ortamı yakalayamadığı bir şekilde ülkeyi terk eden bir beyin göçü var ise, bu bizi mutsuz eder. Ve şu anda yoğun bir biçimde böyle bir dönemi yaşayan durumdayız” ifadelerini kullandı. “Ama Türkiye'den bizim insanlarımız, milletimiz yurt dışına gitmeyecek diye bir kaide olmaz, olamaz” diyen İmamoğlu, “Kaldı ki buna ihtiyacımız da var. Böylesi göçler olur ve ‘ülkemizin diasporası’ diye tarifleyeceğimiz, ülkemizin marifetli insanlarının başka ülkelerde başarılar elde etmesi ama iş dünyası olarak ama bilim dünyası ama akademik dünya kavramıyla ama kültürde, sanatta, sporda başarı elde etmesi elbette bizi hem gururlandırır hem de globalleşen bir dünyada bizleri son derece mutlu eder” şeklinde konuştu.
“BU FIRSATI NASIL DEĞERLENDİREBİLİRİZ..?”
Dünya üzerinde yaşanan savaşlar ve çatışmalı ortamalar nedeniyle düzensiz bir mülteci akınının da yaşandığına dikkat çeken İmamoğlu, Türkiye’nin yaşanan bu olumsuz durumdan en fazla etkilenen ülkelerin başında geldiğinin altını çizdi. Türkiye’den Almanya’ya yaşanan göçle bugünkü mülteci sorununun aynı kapsamda değerlendirilemeyeceğine vurgu yapan İmamoğlu, “Bu bağlamda, ülkemizin bu sorununa hem temas ederken hem de sizlerin göç hikayesinin ne denli başarılara evrildiğini de bir iş dünyası anında burada görmekten son derece mutluyum” dedi. Kendi ailesinde benzer hikayeler olduğunu aktaran İmamoğlu, yaşanan sürecin Türkiye ve Almanya arasındaki ticari ilişkilere de olumlu yansımalarının olduğuna dikkat çekti. İki ülke arasındaki ticari ilişkilere ve ithalat-ihracatla ilgili özet bilgilere de konuşmasında yer veren İmamoğlu, “Bugün özellikle bütün dünyada, küresel bir ekonomik sıkıntı var. Ancak tabii bu anlamda zorlukları konuştuğumuz kadar, bu durumun fırsatları da doğurabileceğini, iş dünyası temsilcileri olarak sizler çok iyi biliyorsunuz. Bu anlamda biz bu fırsatı nasıl değerlendirebiliriz ve ülkemizin ticaretini nasıl daha fazla yukarıya tırmandırabiliriz; bunu önemsiyoruz. Bu anlamda çalışmalarımızı yürütüyoruz” diye konuştu.
“ALMANYA’NIN BEKLENTİLERİNE BAKTIĞIMIZDA…”
İBB’nin hem bütçe olarak hem çalışan insan sayısı olarak Türkiye’nin çok önemli kamu kurumlarından biri olduğunu belirten İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Bir başka boyutu; bu çağ, artık şehirlerin çağı. Dolayısıyla İstanbul, küresel eksende de önemli bir şehir. Ülkemizin en önemli şehri. Lokomotif olan bu şehrimizin attığı her adımın, ülkemize fayda sağlaması konusunda özenli davranışlarda bulunuyoruz. Bu anlamda hem İstanbul ölçeğinde yaptıklarımızın hem dünya ölçeğinde kurduğumuz ilişkilerin, ülkemizin ekonomisine katkı sunmasını son derece önemseyen bir boyuttayız. Tabii bu anlamda, Türk-Alman iş dünyasına dönük güçlü yanlarından faydalanabilecek ortamların var olması adına da İstanbul olarak sorumluluk almaya hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Almanya’nın beklentilerine baktığımızda; inovasyon, teknoloji transferi ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda ortak projelerin çok öne çıkabileceğini görüyoruz. İki ülke arasında potansiyeli daha da geliştirmek için, her alanda birlikte çalışmalıyız.”
“İSTANBUL’DA İŞ DÜNYASIYLA İLİŞKİLERİ BAŞKA BİR SEVİYEYE TAŞIDIK”
“İstanbul'da özellikle geçtiğimiz 5 yılda, iş dünyasıyla ilişkileri resmi boyutuyla ama aynı zamanda dinamik boyutuyla da başka bir seviyeye taşıdık. Yakın ve katılımcı bir ilişki sürdürüyoruz. İstanbul'un her konusunu iş dünyasıyla paylaşan mekanizmalarımız var. Sadece kurumumuzun yöneticilerinden bahsetmiyorum. Bu anlamda İstanbul Planlama Ajansı'nı (İPA), İstanbul'umuz adına iş birliği noktasında önemli bir kurum olarak oluşturduk. Çok etkin, ses getiren, dünya ölçeğinde de kentlerle ilişki kuran olağanüstü bir kurum haline gelmiştir İPA. Yine bu kurumumuzun içerisinde kurduğumuz Sanayi ve Ticaret Platformu, özellikle İstanbul'da sanayi ve ticari faaliyetler gösteren kurum ve kuruluşlarla, onların üst çatılarıyla, organize sanayi bölgeleriyle, iş dünyası dernekleriyle, yapılarıyla çok etkin bir ilişkiyle her derdine, her sorununa muhatap olan ve onunla iş birliği içerisinde çözüm üretme gayreti içerisinde olan bir yapıyı kurduk. Yerel yönetimle iş dünyasını birlikte hareket edebilir hale getirdik. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin ve özellikle maalesef coğrafyamızın yakın çevresinde yaşanan savaşların, iklim krizinin yaşattığı birtakım sorunların farkında olan bir yönetimiz. AB standartlarına ulaşma konusunda etkin gayreti gösteren bir belediyeyiz.”